22 Ağustos 2014 Cuma

öylece durdum bi’suvarın* dibinde..
baktım güneşten yana kalmayan gölgeme
baktım
baktım
baktı..
derdi büyük dünyanın, bizim gibi.
ancak göğe bakanlar..
ancak göğe bakan..
bak.
fotoğraf çekeyim, sen onlara bak.
göğe baktığın gibi..
bak.

*: -duvar
Öğrenciyim ben. alttan dersleri olan bi'üniversite öğrencisi.

evdeyim çoğu zaman, etek dikiyorum bolca ve papyon, boş kutuları da süslüyorum. kısaca annemin lüzumsuz dediği bütün işlerle uğraşıyorum.

Dışarı çıkarken de fotoğraf makinemi alıyorum yanıma, değişik bulduğum ne varsa çekiyorum. annem ona da lüzumsuz  diyor, aldırış etmiyorum.

Kimi zaman 'mutluan' fotoğrafçısı oluyorum. güzel bir gelinle güzel bir damadın en güzel anlarını objektifime yansıtıyorum. mutlu oluyorum, onların en mutlu anlarını yakaladıkça. Bu durum genellikle hafta sonları oluyor. hafta içi de fotoğraf ayarlamalarıyla uğraşıyorum. Haftalarım bi'çırpıda geçiveriyor böylece..

Bu hafta mesela beyaz bi'babet aldım arkadaşımın düğünü için; incilerle, yazılarla ve çizimlerle süsledim. bunu yaparken musmutluydum. çok güzel bi'gelin ayakkabısı oldu. :) onun nedimesiyim bu yüzden de kendime nedime şapkası yaptım. Görenler 'bana da yap' dedikleri için bir sürü sipariş aldım, ama yapmayacağım çok yoruldum. 

pazar günü fotoğrafçılığını yapacağım bi'nişan merasimi var.Kırda olacak! bu çekeceğim çok güzel pozların olacağı anlamına gelsede, ince topuklu bir ayakkabı giymemem için uyarı bence. güzel giyinmeyi çok seviyorum herkes gibi ve topuklu ayakkabılar..ah.. fakültede giyemiyorum tüm hevesimi özel günlere saklıyorum bu yüzden, oralarda da giyemeyince en ince yerlerimden kırılıyorum.



17 Ağustos 2014 Pazar

ve bugün pazar,
hava çok sıcak iyi ki hiç bi'akrabam düğün yapmıyor şu sıcaklarda demiştim dün.
bütün hevesim bir hafta sonra başlayacak olan düğünlerde..
giyeceklerim bile hazır şimdiden :)

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Ahmet abi, yine kaçıyorum, bu şehirden.
mani olmanı isterken hemde
kaçmak son çare derken hemde
kaçamazken,
bırakamazken.
Bana bu topraklar vadedilmedi Ahmet abi,
bana bu topraklar anamdan babamdan kaldı.
ben bu topraklarda yokken daha
izim sürüldü.
Ahmet abi, şimdi bana ne söylesen ya da ben,
ne dinlesem seni
kalmaz aklım da hiçbir şey..
ölümü hatırlıyorum şu ezan sesinde Ahmet abi
ölümün zamansız gelişi
alıp götürüşü her kesimi



Bir kuş olsam en çok insanlarda ki 'acı duymak' duygusunun yok olmasından dolayı mutlu olurum.
Uçmak eylemini acıyı seleserpe yok etmekten dolayı her an yaşama zahmetine girişirim.
Dünyanın her yerinde cirit atarım, acı duymadığımı göstermek için.
Kuşlar da acı çekermiş diye düşünmem hiç, hemde hiç.
Düşünmeyi bile bi'kenara atarım.
Ebediyete kadar uçar da uçarım.
Ve gagam gülümsemek eylemini belletirse yüzüme, gülümserim.
Kahkaha ata ata gülümser, gülerim.
Neşeden dört köşe olur, kanatlarımla köşe kapmaca oynarım.
Gövdem topraktan uzak olsun da, belki güneşe bile konarım..

Konuştuklarımın cezasını,
         vicdan azabıyla
Konuşamadıklarımın cezasını,
         yazmakla ödüyorum.
ve çok acı çekiyorum.
        iki eylemde can alıcı;
''vicdan azabı ve yazmak''
        acı çekiyorum..
konuşamamaktan ve yazmaktan.
       acımı ödünç alın benden...
 

15 Ağustos 2014 Cuma

Ardı arkası kesilmeyen dünya.
Varlığın işgüzarlığına bulanmış olmak gibi..
Bahsedemeyeceğim çok şey var
Bahsedeceğim çok az şey.
Şey; mana aleminin eşyası
En çok kullanılanı.
Benim seninle konuşmamda hiç kullanmadığım.
Konuşmalara bile gerek duymadığım sende.
Bugün bi'şapka aldım.
Düğünde takacağım.

Bugün üç kez prova ettim.
Vereceğim pozları düşündüm.
Dahası şapka sadeydi, süsledim.
Haddinden fazla belki de.
Gelinlerin takacağı türden.
Beyaz şapka.
Sahi düğün deyince aklıma hep beyaz gelir
Sizin de oluyor mu?
Düğün deyince gözlerinizin önüne beyaz bulutlar,
Geliyor mu?